Gönüllü kölelerle satiliklarin disinda herkes yurdumun, bütün dünyanin, doymak bilmez anamalcilik canavarinin yeni amansiz bir saldirisiyla karsi karsiya oldugunu görüp yasiyor.
Bilirsiniz, her saldiri bir öntasariya, karara baglidir; essiz Mustafa Kemal de sömürgeci-buyurucu Batinin tasarisina baska bir tasariyla karsi cikarak yurdumuzu kurtarmisti; bagimsiz, onurlu bir ulus olarak yasamak.
Elinizdeki kitap, son saldiriya ayni bicimde karsi koyup güzelim Anadolumuzu yeniden yasanir bir yer haline getirme savasimina katkida bulunma amaciyla yazilmis yazilari iceriyor.
Ama yine biliyorsunuz, en korkunc savaslarin ortasinda bile, yasam sürer; insana özgü güzeli, inceyi, uyumluyu arama da öyle.
Bu temel arayisi dile getiren yazilar da var elbet; üstelik, tipki yasamin kendisi gibi, sömürgeciligi bir kez daha yenme cagrilariyla ic ice, yan yana.
Bu savasi yitirirsek, zaten ne ülkemiz kalacak,ne sanat, ne kitap.