Toplumsal hayatin kiyisinda yer alan silik bir karakterin, Akakiy Akakiyevic adli siradan bir devlet memurunun trajikomik hikayesi anlatiliyor Gogolün Paltosunda. Trajik olanla komik olanin ustaca bir araya getirildigi bu hikaye, gerek Rus edebiyatini gerekse dünya edebiyatini yarattigi karakter itibariyle derinden etkilemistir. Modern hayatin bürokratik mekanizmalari icine cekilmis, para sikintisi ceken, isini kaybetmekten ürken, cevresindeki insanlar tarafindan sürekli asagilanan, ezilip hor görülen bir memurdur Akakiyevic. Kendini gerceklestirdigi tek eylemse, sevkle yaptigi isidir
Bu iste, yani mektuplari temize cekme isinde sadece kendine ait, degisik, hos bir dünya bulurdu. Isini yaparken duydugu mutluluk yüzünden okunurdu; bazi harfler gözdesiydi ve sira bu harfleri yazmaya geldiginde kendinden gecer, gözlerini kirpistirir, gülümser ve sanki dudaklariyla kalemine yardim ederdi. Yüzüne bakinca kaleminin ucundan hangi harfin dökülmekte oldugu kolayca anlasilirdi.
Kara kisin sogugundan korunmak icin bir paltoya ihtiyac duyan Akakiyevicin, bu paltoyu güc bela edinmesiyle birlikte bütün hayati altüst olur, komik olan yerini trajik olana birakir...