Uygarlik ilk insandan bu güne sürekli bir gelisim icinde olmustur. Özellikle son yüzyildaki hizli degisim ve gelisimin insan yasamina kattigi olanaklar tartismasiz cok büyüktür. Dünyada olan bu degisimin ayni hizla insanlarin ic dünyasina da yansidigini, icindeki boslugu doldurdugunu ve insan yasamina anlam kattigini söylemek ise hic kolay degildir. Yasamin anlamini dis dünyada aradigimizda ve her buldugumuz seyi sahiplenip sonra onu yok sayarak yenileri icin yola ciktigimizda, her gün biraz daha anlamsiz bir hayat yasamaya baslariz. Insanlar evrenin cömertligine ve bereketine inandiklari, dünyasal hicbir seye köle olmamalari gerektigini anladiklari zaman yasamin anlamina ulasirlar. Evrende ilahi bir denge vardir. Onun yasalarina ve ritmine uygun yasayan, derin anlamini ve bilgeligini, hedef alan insanlar, yasamin anlamina ulasma yollarini da acarlar. Ruh, zihin, beden bütünlügünü kavradigimizda, ruhsal gelisim ve aydinlanma yoluna girdigimizde yasamin anlamini da bulmaya baslariz.