Siirle istigal eyleyenler, kipirdamadiklari halde yer degistiren
seylerin hareketlerini, görünen yüzleriyle kapattiklari gizli
suretlerini, kabuklarinin altina sakladiklari iclerini,
ayrintilarda gizledikleri özlerini gören kisilerdir; teorik olarak
öyle olmalari gerekir. Ve onlar, görülmeyeni anlatmak icin,
alisilmisin disinda, göndermelerle, imgelerle, yansitmalarla
zenginlestirilmis farkli bir dili kullanma ihtiyaci duyarlar.
Mehmet Akif Ertas adinin sonuna konulmalidir
dedigim ünlem isareti, iste tam da bu sair dili, sair bakisi, sair
algisi dedigim noktada gündeme gelir. Cünkü, Ertas, kat
üstüne kat cikarak yükselttigi kuramsal alt yapisini, yasam
sekli olarak kabul edip bas taci yaptigi okuma mesaisini
yaziya dönüstürür, yazarak degerlendirirken, farkli
gözlemlerini ve aykiri dilini tipki bir sair gibi kullanir, ki bu,
adinin sonuna bir ünlem isareti konularak dikkatlere
sunulmasi gereken bir özelliktir.
Andigim bu muhayyel ünlem, Ertasin, ince eleyen
elegi, sik dokuyan tigi ile olusturdugu, cogu zaman deneme ya
da elestiri denilerek bilinen yazi türleri arasina sokulan ama,
aslinda, dalgic gözlükleriyle derine inerek bir cesit metin
röntgeni ceken analizler yaptigina bakarak baska bir tür olarak
adlandirilmasi gereken, -düz degil- egri yazilarinin önemini
vurgulamak adina da kullanilmalidir.
Sonuc olarak Bu kitap, yukarida andigim dil ve anlayis
özelliklerine sadik kalinarak yazilmis, daha önce Tanpinar
icin yazilmis metinlerde birakilan bosluklari doldurmayi
amaclayan bir kitaptir. Bu kitap, ezber sevgilerle sevilen ve
yanlis konumlandirilarak sahiplenilen bir Tanpinarla, ancak
Tanpinara zarar verilecegini öne süren bir kitaptir. Bu kitap,
ortaya koydugu bu yaklasimla, Tanpinar üzerine yeni
düsünceler üretilmesinin, yeni calismalar yapilmasinin yolunu
acan, bunu zorunlu kilan bir kitaptir.
Daha ne olsun