Isledigim günahlarin cezasini cektirme bana, demiyorum; cekmeye raziyim, lakin bu cektigim cile kadar, günah mi isledim ya Rabbim... Silodan hep kactim, oysa o üstüme üstüme geldi. Yine de ona zarar vermek istemedim, fakat o beni dogramak istiyordu, bunu biliyorsun. Yasananlar gayri ihtiyaridir yemin ederim.. Istemeyerek oldu.. Siloyu koru, ölmesin.. Katil olmak istemiyorum ey büyük Allahimmmm.. Dedi ahenkli bir edayla kollarini indirirken. Ve dizlerini avuclayarak oturdu. Remziyi daha neler bekliyordu, bu esrarli hayatta Onun durumuna vakif olan insanlarin, en cok merak ettikleri soru buydu iste
Onun güclü ve kurnaz düsmanlari vardi cünkü. Evet, Remzi maglubiyeti kabul etmeyen; kendine güvendigi kadar, dostlarina, sevdiklerine de güven veren, onlarin endiselerini gideren ve düsmanlarinin yüreklerine dehsetle korku sacan, karsisina cikanin burnuna mevta kokusu yayan, onlara aman vermeyen bir cengaverdi. Onunla dalasmak demek; Zaloglu Rüstemle, Körogluyla, Silo, yé Sadik ya da Koceroyla dalasmak demekti. Kavga sirasinda; iksir kokuyordu her yani, tilsimliydi sanki, rakibini etkisiz kilar, dize getirirdi hep. Ve magrur dik durusuyla her zaman zafer kazanmis bir savasci gibiydi adeta.
Yazar serinin bu ikinci kitabinda Remzinin etrafinda daralan cembere odaklaniyor ve macera kaldigi yerden devam ediyor...