Misir carsisina vardim, Findikli lokum aldim
Elimde kirmizi topacla, Kalabaligin icine daldim.
Yürüdüm yürüdüm kostum, Düslere daldim uctum
Aklim bir karis havadayken, Galata köprüsünden düstüm
Balikcilar gördü, kovaladi, Oltacilar kizdi, azarladi
Ben topacimi arar iken, Adalar vapuru kacti.
Masallar insanoglunun kendi dünyasini büyülü bir sekilde anlatmak, anlamlandirmak istemesiyle dogmustur. Yüzyillardir masallarin bir gelenek halinde yasamasinin, günümüze ulasmasinin bir sebebi de budur. Cünkü masal, hayal etmek, istedigini yapabilmek, gercegi altüst etmektir. Hayal gücüyle Kaf Dagini asabilmek, bir anda uzak memleketlere gidebilmektir. Kahramanlar, türlü kiliklara girerek, bazen sehzade, bazen sultan, bazen de küplere binmis bir cadi olarak karsimiza cikar. Gercek hayatta ulasilmasi imkansiz kurgular masal dünyasinin icinde böylece hayat bulur.