Hicbiri, tüm o gecelerin icindeki büyülü 602. gece kadar altüst edici degildir. Yazma eylemi üzerine düsünmeye devam eden Murat Gülsoy, bu kez Borgesin sözünü ettigi o büyülü gecenin izini sürerek, genel olarak sanat ve özel olarak edebiyatta temsil meselesinin actigi kapidan giriyor yazinin bahcesine. Bu bahcede, kendi icine dogru genisleyen resimler, sonsuzluga dogru düsme hissi veren hikayeler, roman kahramani oldugunun farkinda olan metakurmaca karakterler, kendinin aynasi olan metinler arasinda gezinirken, bir yandan da kendi edebiyatinin köklerini ariyor. 602. Gece, insanligin bilinen en cesur özgürlük projelerinden biri olarak sahiplendigi modernizmin edebi mirasini tartisirken, bu cografyadaki izdüsümlerini de Ahmet Hamdi Tanpinar, Oguz Atay ve Orhan Pamuk gibi kilit isimler üzerinden yeniden ve yakindan okuyor.