Gece yarisiydi, havada yagmurun getirdigi ürpertici bir esinti vardi. Genc kiz hizli adimlarla yolda yürüyordu. Altin sarisi saclari islanmis, esen rüzgardan dolayi önüne düsmüstü. Kiz basini kaldirip saclarini eliyle arkaya atti. Ve melek, genc kizin yüzünü gördügü o ilk an duraksadi.
Evren tersine döndü cennet, cehennemin atesiyle kavruldu ve cehennem vadilerinde rengarenk cicekler acti. Bu, kader carkinin onun yüzünden ilk aksayisi degildi, yillar önce bir kez daha kaderle tehlikeli bir kumar oynamisti. Bir zamanlar... Önceden, cok önceden o gözlerin icine bakmisti.
Cennet ve Dünya arasindaki yikici bir savasin kivilcimlarini caktiran o buz mavisi gözler.
Zaman akti, ölümü sirtlanmis basmelek yüzyillardir ugruna hizmet ettigi inanci reddetti. Kader kagida yanlis harfleri karalamaya, seytan ise avucundaki ihanet tohumlarini melegin kalbine bir bir ekmeye basladi. Ölüm, masumiyete asik oldu.
Günahkar.
Sonsuza dek basinda bir tac gibi tasiyacagi unvan buydu artik.
Ve sadece ugruna savasilabilecek bir ask, sonsuz olabilirdi.