Dogrulugu, iyiligi ve güzelligi arayan her insan adaletin egemen oldugu bir dünya idealine sahiptir. Adaleti aramak ve onun nasil saglanacagini belirlemeye calismak filozoflarin temel ugraslarindan birisidir. Siyaset felsefesinin ana konularindan birisi olan adalet Ilkcag ve Ortacag filozoflarinin da üzerinde durdugu önemli bir konudur. Onlara göre adalet farkli disiplinleri kusatan, cok boyutlu bir kavramdir. Adalet hem insanin karakterini bicimlendiren bir nitelik ve bir erdem olarak ahlakin hem de devletin esas amaci, iyi bir devletin ve yöneticinin temel vasfi olarak siyasetin konusudur. Insan ruhunun ic düzeniyle ilgili oldugu icin psikolojinin, sosyal yapinin dengesini saglayan bir ölcüt olarak sosyolojinin konusudur. Hak, esitlik ve yasalar bakimindan hukukun merkezinde dururken, mülkiyet, menfaat veya makamlarin dagitimi bakimindan ekonominin merkezindedir. Adalet metafiziksel bir kavram oldugu gibi, uluslar arasi iliskilerin de önemli bir kriteridir. Adalet hem denge, ölcü ve denklik anlamina gelirken hem de dogruluk, dürüstlük, tarafsizlik, hakkaniyet, vicdan, insaf ve merhamet anlamina gelmektedir.