Kavruk cocuklardik hepimiz. Türkceyi siveli konusurduk.
Oyuncagimizi topraktan, agactan, tastan yapar; oyunumuzu toprakta, tasta, buzda oynardik.
Kuyunun dibindeki kurbaga icin gökyüzü, kuyunun agzi kadardir demis ya ozan, bizim hayallerimiz de yasadigimiz yer kadardi. Dünyayi kendi köyümüz, kendi sehrimiz kadar bilirdik.
Biraz büyüdük, üzerimizden gecen gürültülü ucaklari fark ettik.
Biraz daha büyüdük, devasa tanklarla tanistik.
TRT radyosundan arkasi yarinlari, kisa dalgadan uzaktaki türküleri dinledik.