Siyah beyaz bir fotograf karesi gibi Yesilcam; bir kenara atilmis, tozlu raflarda duran, ama her bakildiginda insanin ruhuna elemle karisik bir saadet yayan, ucu yanmis bir fotograf karesi. Fakir ama gururlu erkekleri, amansiz hastaliklara yakalanan kadinlari, imkansiz asklariyla o 24 fotograf karesinde her sey biraz daha masum sanki. Türk sinema tarihinin en yakisikli jönlerinden Ediz Hun o dönemin baskahramanlarindan biri. Beyoglu Emekte, yaz günlerinde acik hava sinemalarinda, zaman zaman da televizyon ekranlarinda yillarca konuk oldu hayatlara. Onu hep canlandirdigi karakterlerle beyaz perdeden izledik, ama isin bir de perde arkasi vardi. Ediz Hun bu kez kurgu degil, gercek bir hikaye anlatti. Cihangirde baslayip Norvece kadar uzanan, icinde birbirinden güzel anilari, üstün basarilari ve bir halkin hayranligini saklayan bu hikayede basrol yine onun.