Cemil, o cakir, sert bakislariyla; yüzünden bir seyler arayarak bakiyordu, derinden, uzun uzun. Bu ugursuz sessizligi bozmaya can atar gibiydi, lakin, bir felaket duyacak diye de korkmuyor degildi. Icinden besmele cekerek cesaret devsiriyordu, tekmil bedeninden, ruhundan, kasvetle. Elbette Zn de. Zaten o renkten renge giriyordu... Cok kötü bir sey yoktur insallah, dedi icinden. Biraz toparlanmisti, o cakir, sert bakislari yumusamisti. Artik, umar gözlerle yumusacik bakmaya basladi ve hemen de merakina yenildi, yekindi. Bu sessizlige daha fazla dayanamadi, ayakta duran Znye söyle bir göz atip döndü Dilinin altinda vardir bir seyler, Bako. Kötü bir haber oldugu asikar; bu belli oldu, hem de apasikar. Evet Bako, bu, su götürmez bir gercektir artik. Allah vere de cok kötü bir sey degildir. Ben sormaktan korkuyorum, sen de söylemekten. Cocuklara ne oldu De haydi söyle de daha fazla bize eziyet etme, lütfen. Umarim ölüm falan yoktur. Derken tekrar bir heykel gibi duran dert kumkumasi Znye geri döndü deviniyordu artik, habire... Hele sükür bizim Muzo görüs kapsami alanina girdi. Hah, simdi de görüs menzilimde, diye kisa boyuna atfen espriyi patlatiyordu. Yilmaz Güney neseliyken arkadasi Müzaffer Göktasa, Muzo diyordu, ciddi iken de hep, Diyarbakirli.