Tomris Uyar acikligi ve daha da önemlisi kararliligiyla Turgut Uyarin hayatina ve siirine dair daha önce bilinmeyen önemli bircok bilgi ve yorumun bu kitapla birlikte gün isigina cikmasini sagladi. Okurken insana kolay gelen, ama aslinda hic de öyle olmayan saptamalarinin ardindaki keskin dikkat, bu kitabin sürükleyiciliginin ardindaki gizil gücü olusturuyor.
Turgut Uyarin siirleri ile siir disindaki yasami arasinda pekala baglantilar kurabiliriz bu söylesiden yola cikarak. Hayat tabii ki siirin saglamasi degil. Siire yalnizca biyografi üzerinden bir anlam aramak, siirin alimlanma sürecini budardi, cünkü sairin gecmisinden gelmeyen bir baglanti kurma olanagini elimizden alirdi. Evet, bir sairi anlamaya, aciklamaya calisirken biyografisinden yararlanmak zorunda degiliz; ancak yoksun kalmak zorunda da degiliz. Biyografi bize ilginc ve sasirtici bakislar sunabilecegi gibi edebiyat sosyolojisiyle temasi da saglayabilir. Nihayetinde elimizde böyle bir firsat var ve bu firsat belki baska türlü aklimiza gelmeyecek baglantilar sunabilir.
Hepsi bir yana Turgut Uyar gibi sevilen, hatta belki bilmeden sevilen bir sairin hayatina ister istemez bir merak doguyor. Siirlerin ardindaki zihnin dünyayla nasil bir iliski icerisinde oldugunu merak ediyorsunuz. Ancak el yordamiyla girilen bir bölge bu, ayni kendimizi de el yordamiyla buldugumuz, ama aramaktan da geri durmadigimiz gibi. Iste belki de bu yüzden asaglara kosuyoruz biz de.